Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
    Aforizmik Deyişler  Filozofik Duygulanımlar Bu çalışma, görece uzun bir tarihi geçmişte zihinde ve duyguda bir forma ya da anlam örgüsüne dönüşerek teraküm eden sorgulamaların öz-deyişsel dışavurumudur. Bu deyişlerin önce zihin ve duygu dünyasında doğumu; ve sonra dile ve metne dönüşmesi, tekil yaşamlarımızda tecessüm eden bir öyküyü deyimlemektedir. Bu yaşam öyküsünün ilham verici bütün aktörlerine selam olsun! Her bir metinsel inşa süreci, yazarı aşan bir öyküsellik ile düşünsel ve duygusal bir serencama ya da bir serüvene dönüşür. Bida-yetinden nihayetine kadar oluşum sürecinde yazara eşlik eden doğum sancıları, tekil bir yaşanmışlık değildir. Bu inşayı var eden süreç, birden çok yaşanmışlıkla örülü/bezeli ortak duygudaşlıklardan mürekkeptir. Söz konusu duygudaşlıklarda mahfi olan tinsel coşku, bu öyküyü bütün kahramanları ile kanatlandırır. Öykü bütün kahramanları ve aktörleri ile dile, duyguya ve söze gelir; yani metinsel bir varlığa dönüşür. Ortak duyuşlar ve

Mezuniyet Konuşması

Sayın Baro Başkanı, Kıymetli Konuklar, Sevgili Öğrenciler, Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün burada, Fakültemizin kuruluşunun 22. yılında, 11. mezuniyet ve yemin törenimizi gerçekleştirmenin onur ve mutluluğunu birlikte yaşıyoruz. İlk mezunlarımızı verdiğimiz 2004 yılından bugüne kadar Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak 479 öğrencimizi mezun etmiş bulunmaktayız. Ayrıca bugün burada bu törenin gerçekleşmesine vesile olan mezunlarımızla birlikte, yaklaşık 600 gencimizi hukuk camiasına kazandırmış olmanın kıvancını yaşıyoruz. Bu kıvancı ve mutluluğu bizlerle paylaşan siz değerli konuklarımıza teşekkürlerimi arz ediyorum. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak her zaman maddi ve manevi destekleri ile yanımızda olan Antalya Barosu Başkanımız sayın Av. Alper Tunga Bacanlı’nın şahsında Antalya Barosu yönetimimize huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum. Eğitim-öğretime olan yakın ilgisi ile Fakültemize maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen Türk

‘Gezi ruhu’nun sosyo-patolojisi

Resim
Bu Gezi-nen ruh, topyekun bir sosyolojik cinnet hali yaratma riskine sahiptir. Tarihsel kolektif aklımızın yarattığı öz bilinci, mikro kolektif çıkar öbeklenmelerinin çatışmalarına ve çıkarlarına kurban eden bir ruhtur. Çağın işleyen emperyal aklının kullandığı konvansiyonel araçlarla manipüle edilebilen bir ruhtur. Prof. Dr. Muharrem Kılıç/Akdeniz Ünv. Hukuk Fak. Türk siyasi tarihinde talihsiz bir tesadüfle 2013 yılının 27 Mayıs’ında ülkemiz, yaklaşık son on yıla damgasını vuran sosyo-politik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel alandaki dönüşüme karşı başlatılan bir direnç yoğunlaşmasına tanık olmuştur. Kimilerince çevre duyarlığı, özgürlük talebi, sivil itaatsizlik gibi savruk kavramsallaştırmalarla nitelenen bu olgu; ‘Taksim-Gezi Parkı’ olayıdır. Olgusal durumun tespitinden öte tayin edilmiş, kurgulanmış, hendesesi yapılmış bir algısallık yaratmayı misyon edinmiş çağdaş medya düzeni, günümüzün en etkin kavramsallaştırma aracıdır. Manipülatif-kudretli bir söylemsel yapıya
Soma’ya Ağıt Yüreğimiz Soma’da kaldı. Soma’da yandı canlarımız! Karanlık! Zifiri karanlık çalındı emeğin, ekmeğin kutsal safiyetine! Toprağın bağrında yeşeren umutlar, sevdalar ve aşklar tekmili birden toprakla yeniden can buldu! Bir şafak aydınlığına, bir gökyüzü ağartısına uyanırken emek erleri, yüreklerimize derin bir hüzün çöktü. Onlar bu toprakların yürek işçileri. Başı göklere uzanan beşeri hırslarımız karşısında yürekleri ve emekleri alın terleri ile hep toprağa, hep merhamet yurduna boşaldı. Kazmayı vurdukları nasırlı eller toprağın tevazusu ve anaçlığı ile sardı hep gönülleri. Nefislerimizi bitimsiz ve doyumsuzca yükseklere çağıran enaniyetimizi kışkırtan benliğimizi, her daim aşka çağıran yürek işçileri. Selam olsun size ey yürek işçileri! Ölümünüz dirim olsun insanlığı körelmiş ölgün yüreklerimize! Hayatiyet sanrısı ile can çekişen duygularımız yeniden doğuşunuzla yaşam bulsun! Kömür karası yüreklerimiz ak ellerinizde, aşk ile yoğrulsun! Muharrem Kı

Operasyonel Yargısal Vesayet Dam Üstünde Yargıç Var! (Tam Metin)

Resim

Operasyonel yargısal vesayet: Dam üstünde yargıç var!

Resim
Meşru kamusal erkin kullanımında demokratik devlet felsefesi ve tecrübesi hiçbir biçimde herhangi bir paralel yapı(lanma) ile bağdaşık değildir. Millet adına kullanılmakta olan egemenlik yetkisi ve kamusal erkin hangi surette olursa olsun güdümlü paylaşımı demokratik hukuk devleti ilkesine ve yapılanmasına aykırıdır. Prof.  Dr. Muharrem Kılıç / Akdeniz Ünv. Hukuk Fak. Ontolojik meşruiyetini ‘millet iradesinden’ alan devlet egemenliğinin bir bütünlük içerisinde tezahür etmesinin gerekliliği ortadadır. Bu kuramsal bütünlüğün bir gereği olarak, bir erkin diğer erksel alan/lar üzerinde tahakküm kurmaması bu ayrımın temel felsefesini oluşturmaktadır. Fonksiyonalist biçimde alanların tanımlandığı bu düzenekte, alanlar arası mütecavizane tutum, eylem ve işlemlerin, devlet düzeni açısından kaotik bir yapıya işaret edeceği ortadadır. Erkler ayrılığı ilkesinin temel göstergelerinden bir diğeri de herhangi bir erksel alanın diğerinin meşruiyet alanını aşan amaçlarını gerçekleştirme nok